Bir toplumda sürekli gelişmeyi sağlamak her bir bireyi eğitim sürecine dâhil etmekle mümkün olmaktadır. Her bir ferdin yetenekleri, yeterlilikleri ve becerileri engellenmediği sürece geliştirilecek yönleri bulunmaktadır. Bu doğrultuda toplumun ayrılmaz bir parçası olan engelli bireylerin yaşamın her alanına katılması, eğitim başta olmak üzere her türlü imkândan en üst düzeyde yararlanmalarının sağlanması en tabii haklarıdır.
Toplumun her kesiminde özel eğitim konusunda bilgi ve farkındalığın oluşması, özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerimizin eğitimden en üst düzeyde yararlanmalarının sağlanması adına hepimize büyük bir sorumluluk düşmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı olarak bu konudaki görevlerimizi büyük bir sorumluluk bilinci içinde yerine getirmekte ve çalışmalarımıza ara vermeden devam etmekteyiz. Yürüttüğümüz çalışmalar toplumumuzun her bir ferdine ilgi istek ve ihtiyaçları doğrultusunda daha kaliteli eğitim fırsatları sunmaktır. Engellilik bireyin kendisi ve ailesi için zorlu yaşam koşullarını da beraberinde getirebilmektedir. Bu durum ailelerin hassas ve dikkatli olmalarına yol açarken onların yaşadığı güçlüklerle baş etmeleri sürecinde de bizlere birtakım görevler yüklemektedir. Bu görevlerin belki de en önemlisi engelli birey ve ailesi ile empati kurmaktır. Bu hafta münasebetiyle her bireyin engelli adayı olduğuna, engelli bireylerimize yönelik olumlu tutum ve davranışlar sergilenmesinin önemine dikkat çekilmektedir. Ayrıca engelli bireylerin toplumsal yaşamda hoşgörü ile karşılanan, seven, sevilen, üreten insanlar olarak var olabilmelerine destek olunması da amaçlanmaktadır.
Engellilik doğuştan veya sonradan herhangi bir sebeple bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yetilerini çeşitli derecelerde kaybetme, normal yaşamın gereklerine uyamama olarak tanımlanmaktadır. Engellilik insan olmanın bir parçasıdır. Hemen hemen herkes hayatlarının bir noktasında geçici veya kalıcı olarak engellilik yaşayacaktır. Bir milyardan fazla insan (küresel nüfusun yaklaşık %15'i) engellilik yaşamaktadır ve bu sayı kısmen nüfusun yaşlanması ve bulaşıcı olmayan hastalıkların yaygınlığındaki artış nedeniyle artmaktadır.
Zihinsel ve gelişimsel engelleri olan kişiler, okullarda, işyerlerinde ve topluluklarda hâlâ dışlanma, sosyal izolasyon ve sosyal istismarla karşı karşıya kalmaktadır. Toplumda engelli çocuklara yaklaşımda "Ne yapamadığını değil neler yapabileceğini görün” yaklaşımı temel alınmalıdır. Bir kişinin çevresi, engelliliğin deneyimi ve kapsamı üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Erişilemeyen ortamlar, engellilerin diğerleriyle eşit koşullarda topluma tam ve etkin katılımını engelleyen engeller yaratır. Bu engellerin ele alınması ve engellilerin günlük yaşamlarının kolaylaştırılması yoluyla, engellilerin hayata katılımları konusunda ilerleme kaydedilebilir. Hayatın her alanında engellilere saygı göstermek her ferdin görevidir.